Düğün ve Cenaze

Uzun zamandır görmediğiniz insanlar ile karşılaşlaştığınız ve olması gereken kalıp cümleleri karşılıklı sarf ettiğiniz biri mutlu diğeri hüzünlü iki olaydan söz etmek istiyorum. Genelde birbirinden kopuk aile bireylerinin zorla da olsa çoğunluğunun bir araya geldiği, birinde yüzlerin güldüğü diğerinde ise asıldığı iki olaydır düğün ve cenaze. Biri ne kadar başlangıç ve umut ise diğeri de gözyaşı ve sondur.

Düğün ve cenazeler aile bireylerini anlıkta olsa bir araya getirir fakat bir arada tutamaz. Aslında bir arada tutmak gibi bir zorunlulukta yoktur. Ailelerin geniş ve kalabalık sayılarda yaşadığı dönemler gerilerde kalmıştır. Zaten özgür iradeye sahip bireyler görüşmek istediği akrabaları ile bir şekilde görüşmeye devam etmektedir. Fakat bizler Türk toplumu olarak akrabalarımıza yüklediğimiz aşırı önemden dolayı sanki her daim tüm akrabalarımız ile dirsek temasında olma zorunluluğunu hissederiz.

Öncelikle güveneceğimiz kişilerin aynı kanbağını taşıdığımız insanlar olarak düşünürüz. Ataerkil aile yapılarında bu görüş ağırlıklı olsa da günümüz çekirdek ailelerinde akrabaların yerini aynı sosyal ortamları paylaşmış veya paylaşan biribirlerinden maddi anlamda beklentisi olmayan insanlar almıştır. Akrabalık bağlarını sürdüren insanlar daha çok çocukluk çağlarını aynı çatı altında veya aynı mahalle de sokakta geçirenlerdir. Aslında bu tespit metropol hayatını yaşadığımız büyük şehirler için daha fazla geçerli olup büyük şehirler dışındaki bölgelerde akrabalık ilişkileri daha sıcak ve samimidir.

Bütün bu söylediklerim kendi yakın çevreme dair gözlemler olup büyük şehirlerde yaşadığı halde birbirinden kopmayan akrabalık ilişkilerinin sevgi ve saygı ile desteklendiği ailelere ilişkin tespitler değildir. Gittiğim akraba düğünlerinde gördüğüm insanları bir dahaki sefere ya başka bir düğünde veya bir cenazede göreceğimi düşünürüm keza aynı hissi cenazelerde de yaşarım. Diğer taraftan cenazeler, insan hayatının gerçek dinamiklerini ortaya çıkaran olaylardır.

Yaşanılan hayatların ne kadar anlamsız olduğu gerçeği o anda insanın yüzüne çarpar. Hayatı anlamlı kılan sevdiklerimiz ile geçirdiğimiz mutlu zamanlardır. Bunun yanında anlamsız çekişmeler ve havada uçan kırıcı sözlerden dolayı onlarla paylaşmayı kaçırdığımız ve atladığımız her an yaşadığımız bu hayatta kaybettiğimiz değerli hazinelerdir.

Yorumlar

yorumlar

Hakkında Kayıhan Badalıoğlu

1973 yılında Ankara'da doğdum. TED Ankara Koleji'nden sonra Anadolu Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü'nden mezun oldum. 1998 yılında "Management Trainee" olarak başladığım bankacılık kariyerime 2000-2003 yılları arasındaki özel sektör, yerel yönetimlerde finans ve dış ticaret görevlerinden sonra aralıksız olarak 2013 yılına kadar sürdürdüm. Profesyonel kariyerinin 12 yılını kapsayan bankacılık döneminde sektörde faaliyet gösteren çeşitli bankaların genel müdürlük, bireysel bankacılık, teftiş kurulu, iç kontrol başkanlığı ve farklı şubelerde ticari ve KOBi portföy yönetimi görevlerinde bulundum. 2014 yılı itibariyle orta ve küçük işletmelere finans, satış, pazarlama, iş geliştirme alanlarında danışmanlık hizmeti vermeye başladım. 2015 yılında Bilgi Üniversitesi Sosyal Medya Uzmanlığı Sertifika Programını tamamladım. Çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren firmaların sosyal medya hesaplarının yönetimi, içerik geliştirilmesi, stratejik planlaması, hizmet ve markanın sosyal medyada gelişimine yönelik çalışmalar yapıyorum ve işletmelerin web sitelerinin yönetimi konusunda hizmet veriyorum. Lise yıllarında başlayan müzik faaliyetlerime amatör olarak devam ederken hobi olarak blog yazıları yazmak ve fotoğraf çekmek hayatıma mutluluk katıyor.

İlginizi Çekebilir

2023’te Dünyanın En Zengin Aileleri

2023 yılında Bloomberg’in düzenlediği “Dünyanın En Zengin Aileleri” listesi, beklenmedik sürprizlere sahne oldu. Uzun yıllardır …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir